16 Mayıs 2010 Pazar

PUN(ch)K ROCK

Geçen sene Vur / Yağmala / Yeniden projesi esnasında, ondan önce Kürklü Merkür’de izleyip oyunculuğuna vurulduğum Rıza Kocaoğlu’nun ismini bu kez ‘yönetmen’ hanesinde gördüm bir afişte. Meşhur ‘hadi gidelim’ listeme eklemeden gittim ve böyle oyunlar çıkardığı için önce DOT’a, sonra eski oyuncu -yeni yönetmen Rıza Kocaoğlu’na, ve pek tabii ki biribirinden yetenekli 7 genç oyuncuya hayran kadım.

Punk Rock’ın konusuna orada burada afişinde birçok yerde rast gelmişsinizdir belki: İngiltere’de özel bir okulda okuyan ve dışarıdan bakıldığında 'kusursuz' görünen 7 sorunlu gencin hayatlarını yine en acımasız, en gerçekçi ve tabii ki en ‘in yer face’ yöntemiyle gözler önüne seriyor. Oyunda kanınızın donduğu anda sahnenin bitip oyuncuların canlı performansla rock şarkıları söylemeleri tam anlamıyla şok etkisi yaratıyor. Kulağınızı hiçbir kelime en ufak bir şekilde tırmalamazken, 7 oyuncunun da ayrı ayrı göz doldurduğu performansları sizi yerinize çiviliyor.

Oyunda Bennet karakteri tarafından sürekli hırpalanan, aşağılanan ve Bennet ‘gizli’ gay olduğu ve belki de kendisini arzuladığı için onu gay olmakla suçladığı ‘ezik’ Chadwick diyor ki: Yaptıkların umrumda değil, bana söylediklerin umrumda değil bu dünya ne halde biliyor musun?...’ Belki bazıları fazla didaktik bulacak, bazıları ezik karakterin çıkışı klişesi yüzünden sevmeyecek bu bölümü ama bence oyunda en çok dikkat çekilmesi gereken bölümlerden biriydi Chadwick’in yaptığı konuşma. Onların küçük dünyaları dalgalanırken, gerçek dünyada fırtınalar kopuyordu ve hepsi bununla son derece ilgisizdi. Çünkü ‘kendi dünyaları’ birileri tarafından karartılmış, sus payı olarak en prestijli okullardan birine gönderilmiş ama kendileriyle hiç ilginilmemiş çocuklardı hepsi günün sonunda.

Oyunu başka biri ele alsa her oyunucunun ışığı bu kadar sahneye yansıyabilir miydi bilemiyorum ancak 7 oyuncunun da birbirinden rol çalmadan 90 dakikayı kotarması basit bir tesadüf olmamalı. Bundaki en büyük pay kuşkusuz Rıza Kocaoğlu’nun... Bunun dışında çeviriyi dinlerken oyun sanki İngiltere’de değil de Türkiye’de geçiyormuş hissini veren oyunu 'evrenselleştiren' çevirisi için Pınar Töre’yi de muhakkak tebrik etmek lazım. Ama yine de en en büyük tebrik in yer face akımı ile Türk seyircileri tanıştıran, izleyicilere yepyeni bir ufuk açan DOT’un... Punk Rock DOT Mars’ta...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder