12 Temmuz 2010 Pazartesi

Mr. Nobody’den kalan bir küçük ‘yazı’ şimdi...

Konusunu duyduğumuzda izlemek için sabırsızlandığımız filmler vardır. İzleyince 'beklediğime değmiş' dedirtir insana. 'Eternal Sunshine of the spotless mind' bu kuralı bozmayan filmlerdendir örneğin. Ancak kaide bozmayan istisna film hangisi olur? derseniz işte o zaman size ‘Mr. Nobody’ diyeceğim ne yazık ki...

Filmin baş kahramanı Nemo, farklı seçimler yapması halinde hayatının nasıl şekillenebileceğini daha doğrusu geleceğini görebilen ‘blessed one’ diyebileceğimiz bir çocuktur. Nemo’nun seçimleriyle şekillenen yaşayabileceği tüm alternatif hayatlar (neredeyse 5’in 2’li permutasyonu diyebileceğimiz karışıklıkta ve sayıdaki) izleyicinin önüne serilmektedir.

Ancak filmde o kadar çok sayıda ve kafa karıştırıcı ‘bu olmasaydı şu olurdu’ yer almakta ki bir noktadan sonra takibi ne yazık ki imkansızlaşıyor. İşin kötü yanı bunun filmi dikkatli izlemek ya da doğru analiz etmekle ilgisi yok bazı şeylerin altı ne yazık ki oldukça boş bırakılmış... Örneğin gelecekte olduğumuzu sadece yüzüne dövme yaptıran bir doktorla kanıtlamaya çalışmak, (Lynchvari bir yaklaşım mı sergilenmek istenmiş bilmiyorum ancak bende pek iyi bir etki uyandırmadığı kesin) ‘suda boğulmak’ korkusunun yeterince iyi işlenmiş olmaması, görülen binlerce farklı ölüm sahnesi (bu konuda neden 1 2 değil de 10’larca ölüm sahnesi gösterilmiş? hangi ölüm sahnesi hangi alternatif hayata ait? gibi cevaplanmayan onlarca soru var. )

Film son zamanlarda o kadar popüler oldu ki gerçekten çok büyük bir merakla bekliyordum. Çoğu insan Butterfly Effect’le karşılaştırımış ancak Butterfly Effect’e de haksızlık yapmamak lazım diye düşünüyorum. Butterfly Effect gerçekten izleyeni tatmin eden, her soruya olmasa da çoğu soruya cevap veren bir filmdi çünkü.

Mr. Nobody, bana aksine pozitif anlamda çok başka bir filmi hatırlattı: Kutup Çizgisi Aşıkları. Bilim kurgu filminin bir dram filmini hatırlatması ilginçtir tabii ama bence filmin en güzel bölümü Nemo – Anna aşkıydı. Nemo-Anna’nın 'sonsuz 'aşkı Kutup Çizgisi Aşıkları filmindeki aşka o kadar göz kırpıyordu ki, film boyunca yüzümü gülümseten bölümler hep Anna ve Nemo’nun sahneleriydi. Ayrıca filmin müziklerinin gayet güzel olduğunu söylemek boynumun borcudur elbette.

Nemo- Anna aşkını izlemek filmi izlemeyi geçerli kılan sebep olsa da ne yazık ki beklentilerimin oldukça altında kaldı Mr. Nobody. 1000'lerce kafa karıştırıcı materyeli sunup, sonra da 'bunların hepsi 9 yaşındaki bir çocuğun hayalidir' demekle de bence oldukça kolaya kaçılmış. Daha farklı yazabilmeyi sahiden çok isterdim ama en azından benim beklentilerim altında kaldı Mr. Nobody...